Skip to main content

1. bölüm : http://oykuzamani.googlepages.com/birturk.htm

2. bölüm : http://docs.google.com/Doc?id=dc9pj775_14f8qkhv

3 - Gözü Açılmış Bir Türk - 3

29-Ekim kutlamaları, son terör saldırılarının etkisiyle, şehit olan askerlerin ruhlardaki acısıyla daha bir farklı, daha bir duygulu kutlanıyordu bu sene. Terörün amaçladığının aksine, millet daha bir dayanışma, daha bir birlik-bütünlük içine girmeye başlamıştı. Fakat bu hassasiyet bazen, “Ben senden daha çok ülkemi seviyorum” gösterisine de dönüşüyor. Bu gösteri şekli akıl-mantık-anlayış-hoşgörü gibi güzellikler dahilinde olduğunda, bir gülümseme cevap oluyordu. Fakat bu güzelliklerin dışına çıkıldığında, bir bağnazlık şekline dönüştüğünde nahoş durumlar da ortaya çıkıyordu. Tıpkı, asansördeki yaşlı adamın öfkesinde olduğu gibi. Yaşlı adam elindeki bayrağı, başörtülü genç kadına doğru sallayan başı açık kıza öfkeyle söylendi ;

-Sen bayrağımızı bize doğru sallayarak ne demek istiyorsun. Biz bayrağımızı vatanımızı senden az mı seviyoruz zannediyorsun ?

Yaşlı adam bunları söylerken, biraz da öfkeyle, göğsündeki madalyayı da kıza işaret ediyordu. Bayrağı sallayan genç kız, yanındaki arkadaşlarına bir baktıktan sonra cevap verdi;

-Sana doğru sallamadım amca. (Başörtülü kızı göz ucuyla işaret ederek) Bayrağı salladıklarım kendini bilir.

Göğsünde madalyası ve Türk bayrağı rozeti olan yaşlı adamın kendisine destek olacağını ummuştu. Aksine adam daha da öfkelendi, başörtülü genç kadına seslendi;

-Çıkar kızım övünç madalyasını.

Gözleri çoktan nemlenmiş, ağlamamak için dudaklarını ısıran genç kadın, “-Gerek yok” diye itiraz edecekti ama yaşlı adamın öfkeli halini görünce ısrar etmedi. Çantasından bir plaket üzerine yerleştirilmiş, övünç madalyasını çıkardı.

Bayrağı sallayan kız, “Şehit ailesine” ibaresini okuyunca durakladı. Yaşlı adam, zemin kata gelen asansörden inerken konuşmaya devam ediyordu. Şehidimizin, öksüz kalan evlatlarımızın acısıyla içimiz yanarken, gelinime söylediği söze bak. Sen dans pistinde tepinirken…

Asansörde sessizce duran başı açık başka bir genç kız, yaşlı adamın koluna girdi;

-Tamam babacığım, fazla heyecanlanıyorsun.

Yaşlı adam, diğer koluna giren gelinine baktı. Sonra da geride kalan genç kızın bükülü boynuna, ağlayan gözlerine, sonra daha alçak bir sesle; “Şuna bak yahu, bizi bize düşman ediyorlar. Tuzağa düşenlere yazıklar olsun!”

Kalabalık asansörden en son inen Sami idi. Dudağında tanık olduğu olayın acısından kalmış buruk bir gülüş olduğu halde yürüdü.

Kızılay'ın işlek caddelerinde kararsızca yürüyordu. Kalabalıkta kendisine zarar verilme ihtimalini daha düşük görüyordu ama yakalanma ihtimali de tersine artıyordu. Telaşlıcşını belli etmemeye çalışarak bir kafeye girdi. Yiyecek bir şeyler aldı, loş köşeye oturdu. Akşam'ın karanlığı caddelere çökmeye başlamıştı ama Kızılay'da kimsenin eve gitmek için acelesi yok gibiydi. Kafede yemek yiyen, çay-kahve içenlere şöyle bir göz attı. Kimisi sohbet ediyor, kimi haberleri seyrediyordu.

Kulağına bir ara kendi ismi çalındı. "Tanıyan mı çıktı"diye heyacanla döndü. Sohbet eden bir grup orta yaşlı adamı gördü. Birisi elindeki gazeteyi göstererek bir şeyler söylüyordu ;

-İşte Mahmut ağa, işte senin beğendiğin yazar, bize Fehmi Koru'yu okuyun demiş.

-Yahu demiştir ney yapayım.

-Az önce ne söyledi kanal7 ekranında görmedin mi Fehmi Koru, 'Özal Talabani - Barzani ile ilişkileri geliştirmiş, sonraki hükümetler bunun önemini anlamamış.'

-Ona da kızma canım.

-Ona kızma buna kızma. Tamam Fehmi KORU, çok yeri araştırıyor, çok kaynağı okuyor ama yorumlarken yanlış yapıyor. Görüyon işte, Barzani'nin kıymetini bilmemişler demek istiyor. Yahu bu Barzani denen adamın geçmişi ben biliyorum da Koru mu bilmiyor. Taaa... 1950'lerde İsrail kurulurken, bu Irak'In kuzeyindeki Barzani kürtlerinin 120 000 kadarını önce Bağdat'ta toplayıp sonra İsrail'e göç ettirmişti.

-Hoop, ikide bir de Kürtler deyip durma.

-Sen hiç konuşma, benim de damadım Kürt, torunum da Kürtlük var. Ben Kürte laf söylemiyorum.

-Tamam tamam devam et.

-Her neyse bu Kürtler müslüman değilmiş.

-Yahu bu söylenti dediler.

-Yalan mı söylüyoz, araştır göreceksin, Allah Allah. İsrail niye Barzani grubunu destekliyor sanıyorsun.

-Tamam yine menfaati var da, sebep Kürt Yahudiler var diye değil. İran'a , Suriye'ye karşı kullanacağı insanlardan bir ara bölge istiyor.

-O da doğru, benim dediğimde doğru.

-Mahmut ağa, Süleyman ağanın söylediği doğru. Ben de akşam haberlerinde gördüm. 13 yıl önce de İsrail'e Yahudi Kürtler götürülmüş. Hatta bunlardan bir kadını çıkardılar, "İbraniceyi pek bilmiyoruz, geldik ama pişmanım' diyordu.

Sami, yemeği bittikten sonra, eline çayını aldı, şöyle bir sakallarını kontrol etti. "Beni tanımaları imkansız" diye düşündükten sonra kalkıp kulak misafiri olduğu adamların olduğu masaya geçti.

-Selamünaleyküm, sohbetinizi katılabilir miyim ?

Adamlar zaten seslerini alçaltmadan konuşuyordu;

-Aleykümselam, gel.

-Bölmeyim, lütfen devam edin, yeni yeni şeyler öğreniyorum da. = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" />

Başlarıyla kısa bir selamlaştılar, sonra devam ettiler

-Barzani dün elimizi öpmeye gelirken, şimdi niye ötmeye çalışıyor sanıyorsun. ABD, İsrail himayesinde dayılanıp duracak aklı sıra.

-Bak Sami ne yazmış, " Kime hayrım olduysa, gördüm ihanetini ",

-Ne diyor yani

-Devamında açıklamış, 500 yıl önce Yahudileri İspanya'dan kurtarmışız, Kore'de ABD'li askerleri Çin'den kurtarmışız, Peşmergeleri de Saddam'dan kurtarmışız.

-Şimdi hepsi birleşip, "Türk'lere borcumuzu nasıl ödeyeceğiz" diye mi düşünüyorlarmış.

Hepsi de, içinde acının olduğunu belli eden, buruk bir gülüşle güldüler.

Diğerlerine göre daha genç olanı;

-Yahu amca bırak, nankörlüğü kim yaparsa yapsın, yazıklar olsun, haram olsun. Daha bir kaçgün önce Vakko'nun sahibi Cem Hakko'nun haberini internette görmediniz mi?

-İnternetten filan biz ne anlarız, sen anlatta öğrenelim.

-Adam içip içip, Türkler hakkında söylemediğini bırakmamış. "Biz museviler patronuz, siz Türk'ler işçisiniz, sinirlendirmeyin reklam paralarını keserim." demiş.

-Allah Allah, biz niye duymadık. Haberlere niye çıkmadı ki ?

-Haberin aslını alele acele internetten kaldırdılar. Yerine sadece "Cem Hakko haberin doğru olmadığını açıkladı" gibi bir yazı koydular.

-Allah sonumuzu hayretsin. İçten-dıştan karıştırıyorlar. Bir de bizi Türk-Kürt diye birbirimize düşürmeyi başarırlarsa, işte o zaman yandık.

-Biz bayrağımızı elimize alıp, teröristleri protesto ederken, bazıları ya cahilliğinden, ya sinsiliğinden Kürt'lere de kötü söz söylemeye kalkıyor. Bir tanesinin karşısına geçtim, een büyük bayrak da benim elimde "-Sen ne dediğini sanıyorsun, ben Kürdüm, bu ülkeyi bölmeye kalkanın alnını karışlarım. Benim askerde de şehidim var, terörristlerin baskınında köyümde de kadınlarımızdan, bebelerimizden şehidimiz de var" dedim. Valla ne yalan söyleyim, bir an durakladı, "Özür dilerim" deyip, elimi öptü gitti.

-Ben onu bunu bilmem gardaş, millet uyanık olmak zorunda. Ne demişler, "Çivi olma çekiç ol, Sen çiviyim dersen, kafana vuran çok olur" derler. Sen saf görünürsen, kullanırlar, karıştırırlar.

---Şimdilik bu kadar, devam edecek---

Devamından parçalar : ABD uçaklarımızın motorlarını durdurma teknolojisine sahip mi ! Nato'nun eski Yugoslavya toraklarına düzenlediğ harekatta, uçaklarımızın ekranını karartıp, pilotlarımıza "İzin verilen rota dışına çıktınız, rotanıza dönmezseniz, motorlarınızı da durduracağız" diye tehditi ve u tehdir hakkında bilgi sahibi olan 2 önemli görevdeki Türk"

.

.

Comments

Popular posts from this blog

2 1 An Occurrence at Owl Creek Bridge Ambrose Bierce

1 1 The Gift of the Magi OHenry mp4