Skip to main content

http://oykuzamani.googlepages.com/AcGOZUNU.htm = o ns = "urn:schemas-microsoft-com:office:office" />

4 - Gözü Açılmış Bir Türk - 4

Son olarak Kandil'e giden İngiliz Sunday Times Gazetesi muhabiri Hala Jaber'in şu gözlemi her şeyi anlatmaya yetiyor: 'PKK'da İngilizler, Ruslar, Almanlar, Yunanlılar, İranlılar ve Araplar var.' Bu gözleme, PKK'daki Suriyeli sayısının binin üzerine çıktığı ve silahlı eylem organizasyonunun başındaki Feyman Hüseyin'in bir Suriyeli olduğunu, bu süreci yakından izlemeyenler için ekleyelim.

….

Herkes derin sessizliğe gömülmek üzereyken, birisi alaycı alaycı;

-Sami'nin köşesindeki son yazıya bak, aklı sıra şiir yazmış.

Sami dikkatle baktı;

-Ne yazmış?

- " Düşerse başın dara, Hulusi'yi ara " böyle ciddi bir yazının sonuna konacak şiir mi bu.

Sami'nin gözlerinde bir ümit ışığı parladı "Hulusi amca yaşıyor demek ki" diye düşündü. Ayağa kalktı,

-Acele bir yere yetişmem gerek. Çok güzel bir sohbetti, istifade ettim, sağolun.

Sami hızla kafeden çıkarken, peşinden süzülen gölgeyi farketmemişti.

Sami, Hulusi beyin yaşadığını ve yazısının sonuna eklediği dizeyle, kendisini araması için mesaj gönderdiğini düşünüyordu. Bu düşünceler içinde, yine de tedbirli olmaya çalışarak telefon kulubesi aramaya başladı. ‘Yakalanırım’ endişesiyle, ortalıktaki telefon kulubelerini kullanmak istemiyordu. Sonunda biraz kutuda kalan ve loş bir ışık altındaki dar sokaktaki telefon kulubesine yürüdü. Beş-on saniye sonra takip eden gölge de aynı sokağa girdi.

Takip edildiğini anlayan Sami, köşeye saklanmış ve birden gölgenin üzerine atlamıştı ama ummadığı bir karşılık gördü. Sırtına atlamaya çalıştığı iri adam, daha ilk hareketinde biraz yana kaymış, onu tek kolundan yakaladığı gibi yere doğru savurmuştu. Kafasının taşlara çarpacağını görünce gözlerini kapattı. Ama beklediği olmadı, kendisini savuran adam ensesine elini koymuş ve kafasını korumuştu. Merakla baktı;

-Siz !

-Hayırdır Sami bey, bu neşiddet.

Sami adamı tanımıştı, kafede sohbet ettiği gruptaki emekli denizciydi.

-Beni tanıyorsunuz.

-Daha neler, bir sakal bıraktınız diye sizi tanıyamayacaksak.

-Sami üstünü çırparak kalktı.

-Ne istemişsiniz.

-Gzlenmeye çalışan halinizi farkedince kafede sormak istemedim, sanırım birşeylerden kaçıyorsunuz,.

-Evet, son yazılarımdan sonra bazı tehdit mesajları aldım.

-Bu kadar kolay pes etmeyin. Vural Savaş’ın beğendiğim bir sözü vardı, tam hatırlayamasam da; “Bu ülkenin ileri gitmesi için, iyiler de, kötüler kadar cesur olmak zorundadır” gibi birşeydi.

-Yok, pes etmiş değilim ama tedbirli olmam gerekiyor.

Bir an denzicinin yüzüne baktı, sonra güvenebilirim gibi bir edayla ;

-Aslında tehditin boyutu yüksek. Bazı istihbarat birimlerinin hedefi olduğunu sanıyorum.

-Yardım edeceğim bir şey olursa, limden geleni yaparım.

-Niçin tehlikeyi göze alıyorsunuz ?

-Son yazılarınızın milli davalara hizmeti beni ziyadesiyle mutlu etti. Bu konularla hiç ilgilenmeyen bir kısım insanları yazılarınız bilgilendiriyor.

Sami, bazı şeyleri ilk öğrendiğindeki durumunu hatırladı, mırıldandı ;

-‘Gözünü açıyor ’ da diyebiliriz.

-Evet.

-Teşekkür ederim. Takibinizin tek sebebi bu muydu.

-Hayır, sohbette bahsettiğim konuyu köşenizde yazmanızın faydalı olacağını umuyorum ve biraz daha detay vermek istiyorum.

Sami, telefon kulubesine baktı, aramayı erteledi;

-Peki.

Sakarya’da çayhanelerinden birine gittiler, bir köşeye oturdular. Emekli denizci ismini söylememişti, Sami de sormadı. Ditek konuya girdi;

-Ciddi, ön yargısız bir araştırma yaptıysanız siz de farketmişsinizdir ki, terör örgütü artık uluslar arası taşeron bir örgüt haline geldi. (http://www.habervakti.com/detay.asp?id=40824&kat=Manset ) . Kandil'e giden İngiliz Sunday Times Gazetesi muhabiri Hala Jaber'in şu gözlemi her şeyi anlatmaya yetiyor: 'Kandil’de teröristler arasında İngilizler, Ruslar, Almanlar, Yunanlılar, İranlılar ve Araplar var.' Bu demek oluyor ki, Türkiye üç-beş çapulcu diyerek gaflete düşebilir. Ülkesini seven insanlar olarak teröristlere önem verilmesini, muhatap alınmasını istemiyoruz ama bilmek zorundayız ki, çeşitli ortamlarda elimizi sıkan dost ülkeler de bunlara destek oluyor.

-Hımmm

-Geleceğim konu, daha önce anlattığım, uçaklarımızı, haberleşmemizi kitleyebilmeleri konusu mutlaka yazılmalı. Biz belli ülkelerden silah, gemi, uçak aldığımızdan ve o ülkeler gün gelip teröristlere destek olmaya kalktıklarındabize büyük zarar verebileceklerini bilmek ve tedbir almak zorundayız. Mesela ABD birlikleri bir bölgeden geçerken, çevrede uzaktan kumandalı mayınların sinyal gönderilerek patlatılmasını engelleyebiliyorlardı ama bize bu konuda destek olmadılar. Sadece uzaktan patlatılan mayınlarla verdiğimiz şehitler bile yürek dağlayıcı sayıda.

-Bizim istihbaratımız bilmiyor mu bu konuları?

-Biliyorlar ve bazı çok zeki mühendisleri, bu mekanizmalara karşı mekanizma geliştirmeye yönelik araştırmalarda görevlendirmişlerdi.

Sami gülümsedi;

-Güzel, umut besleyebilirz yani.

-Aselsan’da bu konularda görevlendirilmiş üç mühendis peşpeşe şüpheli bir şekilde intihar etti.

-Bu ne demek ya, üçü de mi.

-Evet çalıştıkları konular arasında öncelikli olan, dost ülkelerce(!) uçaklarımızın, helikopterlerimizin mekanzimalarına müdahale edilmesinin, kitlenmesinin önüne geçebilecek bir sistemdi.

Sami’nin başı öne eğildi.

-Her şeyi dışardan alırsak olacağı bu dur. On tane alacağımıza, aynı parayla iki tane bizim olanı yapsak, bağımsız olsak ne olurdu sanki. Biz 2 tane yapmaya başlasaydık, ABD, Rusya, Çin,Fransa gibi ülkelere güvenmeyen, onlara aşırı bağımlı olmak istemeyen ülkeler de bizden silah almaya başlardı.

-İşte Sami bey, tehkileli sulara şimdi geldiniz; Savunma sanayinde bağımsızlık !

-Şimdi anlıyorum, Devrim denen ilk Türk otomobilinin niçin telaşla kötülenip, ortadan kaldırılmaya çalışıldığını.

-Atatürk zamanında iki otomobil yapılmış ve kasıtlı mı, unutularak mı, hala emin olmadığım şekilde, Devrim otomobiline benzin konulmamış. Tabi otomobil yürümeyince, bağımsız otomobil sanayimiz doğarken ölmüş.

-Çok acı.

-Çok acı ama az bilinen bir acımız daha var. Özellikle havacı arkadaşlar anlatır bunu.

-Nedir?

-Vecihi Hürkuş adını hiç duydunuz mu? (http://www.tayyareci.com/hvtarihi/vecihihurkus)

-Hımm, düşünüyorum hiç duymadım.

-Üzülmeyin çoğu kişi duymadı. Bu ülke için çalışan isimsiz kahramanların çoğunun adı duyulmaz zaten.

-Şimdi saygıyla anılan, son yıllarında Erzurum’lu Nene hatun’un açlıktan ölmemek için torunuyla zar zor geçinmeye çalıştığı gibi. Mermiler ıslanmasın diye, beşikteki bebesinin örtüsünü alıp, mermilerin üstüne örten Çankırı’lı Kara Fatma’nın hatırlanmaması gibi.

-İçim yeterince dolu Sami bey, onları daha müsait bir zamanda konuşalım.

Sami, denizcinin dayanamayıp gözlerini sildiğini gördü.

-Bu ülkenin nice gizli kahramanı var ki, ülke için savaşıp, sonra da bir köşeye atılan, aç kalsa bile gururdan el açmayan. Off of, anlatmakla bitmez.

-Haklısınız. Vecihi beyi dinleyelim o zaman.

-DEVAMI VAR http://oykuzamani.googlepages.com/AcGOZUNU.htm -

Yazan : Ahmet Ünal ÇAM

http://huzur.sehri.com

Comments

Anonymous said…
avukat danışma verdiğiniz bilgiler için teşekkür eder.

Popular posts from this blog

2 1 An Occurrence at Owl Creek Bridge Ambrose Bierce

1 1 The Gift of the Magi OHenry mp4

1. bölüm : http://oykuzamani.googlepages.com/birturk.htm 2. bölüm : http://docs.google.com/Doc?id=dc9pj775_14f8qkhv 3 - Gözü Açılmış Bir Türk - 3 29-Ekim kutlamaları, son terör saldırılarının etkisiyle, şehit olan askerlerin ruhlardaki acısıyla daha bir farklı, daha bir duygulu kutlanıyordu bu sene. Terörün amaçladığının aksine, millet daha bir dayanışma, daha bir birlik-bütünlük içine girmeye başlamıştı. Fakat bu hassasiyet bazen, “Ben senden daha çok ülkemi seviyorum” gösterisine de dönüşüyor. Bu gösteri şekli akıl-mantık-anlayış-hoşgörü gibi güzellikler dahilinde olduğunda, bir gülümseme cevap oluyordu. Fakat bu güzelliklerin dışına çıkıldığında, bir bağnazlık şekline dönüştüğünde nahoş durumlar da ortaya çıkıyordu. Tıpkı, asansördeki yaşlı adamın öfkesinde olduğu gibi. Yaşlı adam elindeki bayrağı, başörtülü genç kadına doğru sallayan başı açık kıza öfkeyle söylendi ; -Sen bayrağımızı bize doğru sallayarak ne demek istiyorsun. Biz bayrağımızı vatanı